
Okullarda birinci Eğitim ve Öğretim yılı tamamlandı, çocuklarımız karnelerini aldı. Pandemi sürecinde uzaktan eğitim gördüler, akranlarını eğitim seviyesin de geçmek için çok emek sarf ettiler ve nihayet başarıp karnelerini aldılar. Üç haftalık karne tatili başladı, çok zor bir süreçten geçtiler, bütün öğrencileri tebrik eder başarılar dilerim. Burada velilerin emekleri göz ardı edilemez en büyük başarı azim ve gayretle çocuklarının eğitim ve öğretimine destek veren velilerindir, Taktir ve Teşekkür belgelerini asıl veliler hak ettiler.
Uzaktan eğitim en çok yoksul ve alım gücü zayıf, evlerinde internet ve tablet olmayan çocuklarımızı etkiledi. Eskiden elektrik lükstü gaz lambası ve mum ışıklarında dersler yapılırdı, şimdilerde ise interneti olmayan çocuklarımız evinde internet olan evlerde canlı derslere katılmaya çalıştı yada katılamadılar, asıl övgüye layık bu çocuklarımız olmalı, bin bir zorluklarla derslerinden geri kalmamak için mücadele verdiler. Bu çocuklarımıza tablet ve internet sağlamak için mücadele veren siyasetçi ve devlet büyüklerimizde unutulmamalı. Tarih tekerrürden ibaretmiş, bu eskiyi değişik versiyonları ile tekrar yaşıyoruz.
Uzmanlar ise kötü karne notu konusunda ebeveynleri uyarıyor, ''zayıf olan öğrenci değil karne.'' Peki karne notu zayıf olan öğrencilere nasıl davranılmalı? Uzmanların tavsiyeleri; Ortada bulunan olumlu ya da olumsuz bir sonuç için tek bir kişiyi suçlamanın doğru olmadığı aşikardır “Dönem boyunca iyi koordine olmak çok önemlidir. Bu da aile üyelerinin desteği ile olur. Karnenin çocuğun öğrenme süreçleri ve davranışlarının bir geri bildirimi olduğu bilinmelidir” “Kişiselleştirme yapıp, karnesi zayıf gelen çocuğa, zayıf öğrenci muamelesi yapılmamalıdır. Çocukların üzerine gidilerek bu başarısızlıktan sadece o sorumlu tutulamaz. Çocukların iyi bir geleceğe, güzel bir kariyere sahip olması isteniyorsa onların yüksek özgüvenle ve komplekssiz bir şekilde yetişmesi gerekir. Çocukla ebeveyn arasında sınırsız sevgi şart. Ancak burada aşırıya da kaçmamak lazım. Yani doğru bir davranışın da, iyi bir karne aldığında çok fazla yüceltilmemesi gerektiği gibi kötü bir karne almışsa da çok fazla yergide bulunmamak gerek. Eleştirilerinizi ve övgülerinizi çocuğunuzun karakterine, kişiliğine yönelik değil davranışlarına yönelik yapın. Örneğin, “Kızım sen dahisin” yerine “Kızım bu sene çalıştın ve çalışmanın sonucunda başarılı oldun” deyin. Ya da “Oğlum sen beceriksizsin, hiçbir şeyi başaramıyorsun” yerine “Oğlum bu sene derslerine iyi çalışmadın ve sonucunda karnende zayıf aldın, bir dahaki seneye daha iyi çalışmalısın” diyebilirsiniz. Çocukla iletişim kurarken bir birey gibi konuşmak gerektiğini unutmayın. Çocukla iletişimde aceleci olmayın. Her çocuk farklıdır. Onu dinleyin. Karnesinde neden zayıf olduğunu konuşun. Size anlatsın. O dersi sevmiyor mu ya da öğretmenini mi sevmiyor ya da dersin gereksiz olduğunu mu düşünüyor? Problemi hangisi, öğrenin. Öğrendikten sonra ise çocuğu ikna edin. Neden eğitim aldığını, okula neden gitmesi gerektiğini, başarmak için neden çalışması gerektiğini, kendi geleceği için başarılı olmaya ihtiyacı olduğunu ve bu dersleri hayat boyu nerelerde kullanacağını anlatın, çocuğunuzla karşılıklı konuşarak onu ikna edebilirsiniz. Unutmayın ki kuşlara yüzme öğretmek, balıklara koşmayı öğretmek imkansızdır, her çocuğun ayrı bir kabiliyeti ve yeteneği vardır, her çocuk çok özeldir. Allah'a ısmarladık, hoşça kalın....